enseme vuran damlaları saymakla meşguldü zihnimin derinlikleri.
kararsız cümlelerin hareli kavramları çırpınıyordu, boğulmamak için bu yoğun sicimlerin altında
tartaklanmış çocuk bedenine iyi gelebilirdi belki bu su,
bereketi beraberinde taşıyan bir ritüeldi ne de olsa.
yer altına sığınan patatesin en büyük ulumasıydı, iki hidrojen ve bir oksijen.
pantolon paçalarının belalısı birikintilerin bıraktığı çamur izleri,
rengini veriyordu telvesi az olmuş sade bir kahveye.
su,
yağıyordu,
kolonyalı ellerin istemediği her gece.
Yorumlar
Yorum Gönder