saçlarının renginde yağıyordu dutlar rüzgarda, kara kara. yerler bal eylendi, ayakların altında ezilen dutlarca. halbuki çarşaflar gerilmeliydi çoktan ağaçların altına, meze olmalıydı sofralara, kara kara. yaprakları tavşanlar yemeliydi hem de, severmiş onlar, öyle derdi anneannem. dut düştü mü ağaçtan, bayram edermiş toprak, yüzü gülermiş güneşin. çayırlar bir başka yeşile bürünürmüş o gün. bugün... öyle değildi. tepeme yağdı saçların, dutlarca döküldüler içime, tere görmemiş gözler gibi, kara kara doğdum, tenimde kaldı lekesi. ömrüme koydun en büyük izini, kara karardı.
söyleyeceklerim beni susturmuşlardı. ben de yazdım.