Ana içeriğe atla

dolunay


anlamak dolunayın açığa vurduğu bulutun çaresizliğini.
mahkumluğunu anlamak,
bir ömür boyu o zulm edip utandıran ışınlara. 
ve sonra haykırmak avaz avaz 
her alemde nam salmış dünyanın
acımasızlığına..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

leyla'ya

gergefte bir kumaş düşün behçet abi öyleydi, buğdayın bile kıskandığı teni, gemlik’te topladığımız kara zeytinler var ya hani öyleydi işte, etimi delip içime işleyen gözleri. öyle güzel bakıyordu ki be behçet abi, yüreğimi bir daha toparlayamayacak gibi oluyordum. ah o dudakları var ya uzun uzun kırmızı rujunu sürdüğü, öpmeye dahi kıyamazdım ki behçet abi! yakışır mıydı hem benim pürüzlü dudaklarım onun ruhu kadar ince dudaklarına. o değil de! kıvırcık saçları havalanıyor ya rüzgarda, bir telaşla düzeltmeye çalışıyor hani işte o zaman behçet abi, tam o anda bütün rüzgarları karşıma alasım geliyor! behçet abi, ne yapacağım şimdi? kıyamam ki bakmaya eskimiş gözlerimle ona. olur mu hiç tutmak elini nasırlı parmaklarımla? hem nasıl derim için için öldürdüğünü beni. behçet abi! ben şimdi bu alemde hangi deliğe koyayım kendimi?

kanatsız serpiliş

kaldırım taşlarına dağıldı ekmek kırıntıları savruldu serpilen gururun peşinden, şiddetli bir rüzgarla fahri bir yüreğin omuzlarında asılı kaldı o an tüm fırıncılar izleyedurdu halk, insanın en derininden kopan ekmekli fırtınayı bir serçe… serçeler dolandı akbaba misali ayak basamayacakları çaputun üzerinde dört değil beş döndü gözler nur simalı kafirin gergef derisinde Ferdi bir kişilik çıktı yüz katlı binanın en tepesine Hezarfen bile direnememişti, onun kanatsız serpilişine.

Zelzele

Yedi odalı konağı dolaşıp kendime ait bir yer bulamamıştım. Ahşabı kurtlu parkelerin gıcırdayan seslerinde saklıydı belki de aitliğim. Tutuksuz aklımın sahipsizliği ise o yedi odanın gıcırdayan kurtlu parkelerine ışık vermeyen pencerelerin pervazında kül olmuştu. İki ayaklı masanın şekilsizliğine şekil olmaya kalkışmıştı bedenim. Görkemli kapının mührünü kıran heybetli bir gerçekliğin sesi yankılandı rutubetli tavanlarda. İşaret parmağımın bütün eklemleri titreşti içerde oluşan akustik ile beraber. Paldır ve Küldür o an ilk kez yan yana gelmişlerdi filoloji evreninde, Sanki Kürdili hicazkardan Nihavend makamına bir taksim çınladı udun tellerinde. Perdeli şarkılar perdesiz konağın kalu beladan kalma avizelerinden yıldızlara seslendi. Kırmızı mührün pinçikleri, titreşen eklemlerimin deryasına dayanamayıp Boğaz'ın fitoplanktonuna yem olmuştu. Mavi balık kırmızı mührün yemliğine dayanamayıp konağın tuvaletinde can buldu. Katıksız bir kaos başladı güneşsiz olamayan ağaçların aras...