alabalıkların tam ortasında kalmış cenin saflığıyla büzmüştü fikirlerinin yüklemlerini.
ne zaman konuşmalıydı?
ne söylemeliydi?
yüklemsiz cümlelerin vurgun yemiş özneleriyle boğuluyordu tatlı suyun oksijensiz akıntısında.
nefessiz kalan düşünceleri, kabulsüz insanların tuz basılan yaralarında can buluyordu sanki.
içinin çığlıkları, beynelmilel ideolojilerin çeperine takılıyordu.
aynı safta savaşan yüreklerin çıplaklığıyla vazgeçti düşüncesiz yaşamından.
Yorumlar
Yorum Gönder