loş bir camekanın ardından gölgeleri sayıyorum, hareli gözlerine uzanan. yüzüne akmış kara maskaran bu gece, dişlerinse en titrek notasını çalıyor kemanımın. neyin var diyorum, anksiyetenin soluğunu damarlarımdan alan baskısıyla. dylan'ın desolation row'unda sigaranı anılara çekiyorsun. parçalanmış kadehler dile geliyor dumanında. başkasına akıyor bu maskara, başkasına titriyor dişlerin benim kemanımda. yapboz hayatının maskotu oluyorum o camekanın ardında. dem vurunca masaya, kayboluyorsun fiziğin kuantumunda. schrödinger bile pişman oluyor kedisine yüklediği mananın ardında. acılaşınca masanın tadı gecenin narlaştığı mevsimde, devleşiyorsun cücelerin hüküm sürdüğü o memlekette.